Samsun’un Tekkeköy ilçesinde bulunan ve yaklaşık 200 yıllık olduğu tahmin edilen su değirmeni, modern dünyanın gölgesinde varlığını sürdürerek geçmişten geleceğe uzanan bir köprü görevi görüyor. Gebi Deresi’nin akışıyla canlanan değirmen, sadece un öğütme işleviyle kalmıyor, aynı zamanda tarihi bir mirasın korunması ve geleneksel lezzetlerin yaşatılması için de mücadele veriyor.
Değirmeni işleten 60 yaşındaki Adil Çağlayan, bu tarihi mirası dedesi ve babasından devralarak ömrünü bu değirmene adamış durumda. Çocukluğundan beri değirmenin tozlu havasını soluyan ve taşların sesini dinleyen Çağlayan, sadece bir un üreticisinden öte, bir tarih taşıyıcısı ve kültür elçisi konumunda.
Çağlayan’ın emeği ve özverisi sayesinde değirmen hala faaliyet gösteriyor ve un ihtiyacı olan köylüler tarafından tercih ediliyor. Değirmende öğütülen un, sadece lezzetli olmasıyla değil, geleneksel yöntemlerle üretilmesiyle de öne çıkıyor. Eşinin bu değirmende öğüttüğü unla ekmek yaptığını ve balık kızarttığını belirten Aslan Çakır, tarihi değirmenin ürettiği unun lezzetini ve kıvamını modern unlardan ayırt ediyor.
Ancak bu tarihi değirmen, varlığını sürdürmek için büyük bir mücadele veriyor. Çağlayan, değirmen taşını değiştirecek usta bulmanın zor olduğunu ve bu durumun tarihi yapıların korunmasını zorlaştırdığını söylüyor. Bu noktada yetkililerin ve toplumun desteği, bu eşsiz mirasın gelecek nesillere aktarılması için büyük önem taşıyor.
Samsun’da 2 asırlık su değirmeni, sadece bir değirmen değil, aynı zamanda tarihimizin, kültürümüzün ve geleneksel lezzetlerimizin bir simgesi. Bu değirmenin korunması ve yaşatılması, sadece geçmişe saygı göstermek değil, geleceğe de umut ışığı yakmak anlamına geliyor.